"Millet" sözcüğü aslen Arapça olup (Ar: ملة), "din veya mezhep; bir din veya mezhebe bağlı olan cemaat" anlamındadır. Osmanlı Türkçesinde 20. yüzyıl başlarına kadar bu anlamda kullanılmıştır. 19. yüzyıl ortalarından itibaren aynı sözcük Fransızca/İngilizce nation kavramına karşılık olarak kulanılmıştır. Moğolca'dan alınan "ulus" sözcüğü, 1932 yılında aynı kavramın Yeni Türkçesi olarak benimsenmiştir.
Latince kökenli olan "nation", kök anlamı itibariyle "aynı atadan gelenler topluluğu" demektir. Dolayısıyla esasen Türkçe kavim veya aşiret karşılığıdır. Moğolca ulus ise siyasi amaçla bir araya gelmiş olan boylar konfederasyonunu ifade eder (ayrıca kâdim Türkçedeki budun[1] kelimesi de aynı anlamı verir).
Milliyetçilik veya Ulusçuluk, kendilerini birleştiren dil, din, tarih veya kültür bağlarından bir üstyapı oluşaturabilmiş sosyal birikimlerin adı olan millet veya ulus olarak tanımlanan bir topluluğun yaşama ve ilerleme ülküsünün toplumların ve insanlığın gelişmesini sağladığına inanan görüştür.
Milliyetçilik, ulus idealine bağlılığın, evrensel ilkelere bağlılık gibi ya da bireyin hak ve özgürlükleri gibi evrensel zenginliğin artmasına katkıda bulunan sosyal soyut yapılardandır.
MİLLİYETÇİLİK, esası milli ananeye, geleneğe, örfe ve adetlere uygun olmayan bütün hareketleri kurum ve kuruluşları reddederek her şeyi milli örfe uygun şekilde düzenlemeyi amaç edinmenin oluşturduğu siyasi 'ya da toplumsal düşünce sistemidir. Diğer bir deyişle, milletin maddi manevi niteliklerine yani maddi manevi değerler toplamına aykırı olan her şeyi reddetmek ve bu değerlere uygun bir şekilde toplumsal kurum ve kuruluşları nizam etmek.
Kitlelerin millet olma mücadelesinde ve milletleşme mücadelelerini tamamlamalarından sonraki evrede diğer milletlere üstünlük kurma savaşında ilke edindikleri prensipleri bayraklaştırma azmindedir.
Aşağıda açıklanacağı gibi Türkler'le doğmuş gelişmiş bir kavramdır. Ne yazık ki batılılar ve yerli iş birlikçileri tarafından Avrupa'nın bağandan çıkmış bir kavrammış gibi gösterilmektedir. Bu siyah (kara) propagandanın amacı, saptırılmış bilginin sebebi, Ülkümüzün dayanağını batı kaynaklı bu şekilde bizleri taklitçi, öz değerlerinden sapmış olarak göstermektedir.